8 Ekim 2016 Cumartesi

Konya Gezi Notları



Yüz ölçümü olarak Türkiye'nin en büyük şehri olan Konya Mevlana’nın şehri olması nedeniyle ve tarihsel önemiyle mutlaka görülmesi gereken şehirlerden birisi. Ayrıca ben üniversiteyi Konya’da okuduğum için biriktirdiğim anılarla güzelleşen bu şehrin ayrı bir yeri var benim için. Dolayısıyla biraz torpil geçeceğim Konya’ya.
Hadi bakalım başlayalım upuzun dolu dolu bir Konya turuna.

Ne zaman gidelim?
Eğer Şeb-i Arus etkinliklerine katılma amacıyla gelmeyeceksiniz kış aylarını çok tercih etmeyin, oldukça soğuk. Yazın geldiğinizde sıcak sizi gezerken biraz zorlayabilir. Bahar ayları Konya’yı gezmek için en ideal zaman.

Ne yiyelim?
Konya deyince ilk aklımıza gelen tabiî ki etli ekmek. Havzan Etli ekmek veya Cemo Etli ekmek denemek için en güzel mekanlar.


Konya’nın diğer bir lezzeti olan Fırın Kebabını Hacı Şükrü’de yemelisiniz.


‘Tiridine tiridine bandım’ türküsünün başkahramanı Tirit’i Tiritçi Mithat’ta denemelisiniz.


Bamya Çorbası mutlaka denenmesi gereken lezzetlerden. Ama bunun için Konyalı bir tanıdığınızın olması gerekiyor.  Ben hiçbir restoranda evde yapılan kadar güzel bamya çorbasına rastlamadım. O yüzden ilk işiniz bamya çorbası yapan bir Konyalı teyze ile tanışmak olmalı :)
Son olarak Konya’dan ayrılmadan önce Mevlana Şekerinizi alıp huzurla şehirden ayrılabilirsiniz.

Nereleri gezelim?
İlk olarak tabiî ki Konya'nın simgesi olan Mevlana Müzesi’ne gidelim. Müzeye ücretsiz girebiliyorsunuz. Müzede her ayrıntıyı daha iyi anlamak için ses cihazı ve kulaklığını 10 TL ödeyerek kiralayabilirsiniz. Öncelikle müze planımıza bakarak nereleri gezeceğimizi öğreniyoruz.



Günümüzde müze olan Mevlana Dergahı’nın bulunduğu yer eskiden gül bahçesiymiş ve Alaaddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled’e hediye edilmiş. Sultanü’l Ulema, Mevlana’nın yakınları ve kendisinin buraya gömülmesiyle Külliye’nin temelleri atılmış. Kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) kısmı Mevlana’nın ölümünden sonra oğlu tarafından Tebrizli Bedrettin’e yaptırılmış.




Türbe bölümüne doğru gitmek için önce Bab-ı Şerif (Şerefli Kapı) ile içeriye girerek Tilavet Odası olarak adlandırılan bölüme ulaşıyorsunuz. Sabah namazından sonra Kuran-ı Kerim okunan yer olan Tilavet Odasının kubbesi kalem işi ve hat örnekleri ile döşeli, aynı zamanda odada Osmanlı hattatlarının levhaları sergileniyor. Tilavet Odasından Gümüş Kapıdan geçilerek Huzur-ı Pir denilen bölüme ulaşılıyor.

Bab-ı Şerif

Tilavet Odası

Tilavet Odası


Türbeye kadar uzanan Huzur-ı Pir bölümünde Mevlevi Büyüklerinin mezarları mevcut.

Huzur-ı Pir

Huzur-ı Pir bölümünde ayrıca gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış olan Nisan Tası bulunmakta. Nisan yağmurlarının toplandığı tastaki dualı su şifa olsun diye halka dağıtılıyormuş.

Nisan Tası

Huzur-ı Pir kısmından sonraki türbe bölümü Mevlana’nın ölümünden 1 yıl sonra yaptırılmış. Türbe 4 sütun üzerine yapılmış, içten altın varaklı kalem işi süslemelerle dıştan ise çini ile kaplanmış.



Türbe ve mezarlardan sonra Semahane kısmını görüyorsunuz. Burası 16. Yüzyılda Sultan II. Selim tarafından yaptırılmış ve sema yapılan bölümmüş.

Semahane
Semahane Kubbesi

Semahane bölümünde el yazması Kuran-ı Kerim’ler ve Sakal-ı Şerif yer alıyor.  2 cm büyüklüğündeki Kuran-ı Kerim oldukça ilgi çekiyor.


Semahaneden sonra mescid bölümünü geçerek çıkış kapısından avlu bölümüne çıkıyoruz. Avluda Şadırvan, Şebi Aruz Havuzu, Selsebil, Hürrem Paşa Türbesi, Fatma Hatun Türbesi, Sinan Paşa Türbesi ve Hasan Paşa Türbesi yer almakta.

Avlu
Şadırvan

Selsebil
Sinan Paşa ve Hürrem Paşa Türbeleri
Şebi Aruz Havuzu


Müzenin diğer bir bölümü olan Matbah-ı Şerif (Mutfak), yemek pişirilen ve yenen yer olup aynı zamanda Mevlevi adaylarının 1001 günlük eğitimlerinin yapıldığı bölüm. Matbah-ı Şerif’in içerisinde derviş adayının sınandığı saka postu, yemek yapılan mutfak, dervişlerin sema talimi yaptıkları ve yemek yedikleri yer bulunuyor.






Matbah-ı Şerif’ten çıktıktan sonra Derviş Hücreleri ile karşılaşacaksınız. Bu bölümde Aşçı Dede Odası, Çelebi Odası, Türbedar Odası gibi odalar yer almakta olup ayrıca Mevlevi Kıyafetleri, Mevlevi eşyaları, Dergah eşyaları ve Mevlevi Musikisi aletleri sergilenmekte. 





Mevlana Müzesi’nin çıkış kapısından ayrılırken karşımızda Selimiye Camii’ni görüyoruz. Selimiye Camii Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi. Sultan II. Selim’in şehzadeliği döneminde yapılmış olan camii’nin hemen bitişiğinde Yusuf Ağa Kütüphanesi yer almakta.

Selimiye Camii ve Yusuf Ağa Kütüphanesi

Selimiye Camii'nden çarşıya doğru kısa bir yürüyüşten sonra Aziziye Camii’nin minarelerini görüyoruz.


Aziziye Camii 17. yüzyıl Osmanlı Dönemine ait bir camii olup Türk Baroku üslubunda. Camiinin şadırvanlı iki minaresi dikkat çekiyor.

Aziziye Camii
Aziziye Camii

Aziziye Camii

Camii’den çıktıktan sonra Tarihi Bedesten Çarşısını geziyoruz. Burada aklınıza gelebilecek her türlü alışveriş dükkanı mevcut.

Bedesten Çarşısı
Çarşıda biraz ilerleyince Tarihi Mengüç Caddesi ile karşılaşıyoruz. Caddedeki evler çok hoş görünüyor.

Tarihi Mengüç Caddesi

Bedesten Çarşısının içerisinden geldiğimiz yönden geri dönerek Konya Valilik Binasına ulaşıyoruz. 1885-1886 yılları arasında yapılmış olan bu tarihi binanın müzeye dönüştürülmesi planlanıyor.


Valilik Binasının hemen sağındaki ana caddeden düz ilerleyerek Alaaddin Tepesi’ne ulaşıyoruz. 450 metre çapında bir daire şeklinde Konya’nın merkezinde yer alan Alaaddin Tepesinin üzerinde Alaaddin Camii, Selçuklu Sultanları Türbesi ve Selçuklu Köşkü gibi tarihi öneme sahip yapıların yanı sıra yeşil alanlar ve çay bahçeleri bulunuyor.

Alaaddin Tepesi
Alaaddin Tepesi
Alaaddin Camii Konya’nın en büyük ve en eski camisi olup Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa edilmiş. Camii'nin avlusunda yer alan Selçuklu Sultanları Türbesinde II. Kılıçarslan, II. Rükneddin Süleyman Şah,  III. Kılıçarslan, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, I. Alaaddin Keykubat, II. Gıyaseddin Keyhüsrev, IV. Kılıçarslan ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev'e ait sekiz sanduka var.

Alaaddin Camii, Selçuklu Sultanları Türbesi ve Selçuklu Köşkünde restorasyon çalışmaları devam ettiğinden yapıların dış kısmını fotoğraflamak mümkün olmadı. Sadece camiinin ziyarete açık olan iç kısmından fotoğraf çekebildim. O yüzden yapıların dış görseli google’dan. 

Alaaddin Camii
Alaaddin Camii

Alaaddin Camii, Selçuklu Sultanları Türbesi ve Selçuklu Köşkü

Alaaddin Tepesi’nden inip yolun hemen karşısındaki Karatay Medresesi’ne geçiyoruz. Medreseye giriş ücreti 5 TL.  Müze Kart satın alarak giriş yapmak çok daha mantıklı.

Karatay Medresesi
Karatay Medresesi II. İzzettin Keykavus döneminde Emir Celaleddin Karatay tarafından 1251 yılında yaptırılmış. Anadolu Selçuklu dönemi çini işçiliğinde önemli yeri bulunan Karatay Medresesi 1955 yılında Çini Eserler Müzesi olarak ziyarete açılmış.
Medresenin Dış Kapısı
Medresede Sergilenen Çiniler

Medresede Sergilenen Çiniler

Kubbe 


Karatay Medresesi’nden çıktıktan sonra yürüyerek Kültür Park’a geliyoruz. Eskiden fuar alanı olan Kültür Park içerisinde yer alan yeşil alanları, kafe, restoran ve havuzlarıyla kısa bir mola verip dinlenmek için ideal bir nokta.

Kültür Park
Kültür Park’tan çıkıp Konya’nın en kalabalık meydanı olan Zafer Meydanı’na doğru yürürken İnce Minareli Medrese’yi görüyoruz. Medreseye giriş ücreti 5 TL. Müze Kartınız varsa ücretsiz girebilirsiniz.

İnce Minareli Medrese
Selçuklu Sultanlarından II. İzzettin Keykavus döneminde Hadis Okulu olarak yaptırılan Medrese 19. yüzyılın sonuna kadar faaliyet göstermiş, daha sonra Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek 1964 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi haline gelmiştir.
Müzede Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait kitabeler, kapı ve pencere kanatları, tavan göbeği örnekleri ve sandukalar sergileniyor. Ayrıca Selçukluların sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerini de müzede görüyoruz. 





Alaaddin Tepesi’nin etrafında yürümeye devam ederek 1910 yılında inşa edilmiş olan Aziz Pavlos Kilisesi’ne ulaşıyoruz. NOT: Kilise sadece Perşembe ve Cuma 14:30- 15:30 saatleri arasında ziyarete açık. Çok şanslıyım ki tam da o saatte oradayım. 
Aziz Pavlos Kilisesi
Aziz Pavlos Kilisesi

Konya’da bu kadar gezdikten sonra Meram Bağları’na giderek bir çay içmeyi hak ettik. Meram Bağları Konya’nın en yeşil kısmı. Buradaki çay bahçelerinde çayınızı yudumlayıp keyif yapabilirsiniz.

Meram Bağları
Daha sonra merdivenleri ve yokuşları aşarak Tavus Baba Türbesi’ni ziyaret edebilir ve Aydın Çavuş Seyir Terasından Konya’yı fotoğraflayabilirsiniz.

Aydın Çavuş Seyir Terasından Konya
Meram Bağları’ndan Konya’yı tepeden görebileceğimiz başka bir nokta olan Akyokuş Seyir Terası’na gidiyoruz.

Akyokuş'tan Konya manzarası

Akyokuş'tan şehri izlerken başka hiçbir yerde bu kadar yoğun hissetmediğimiz bir duyguyu hissediyoruz. HUZUR…

Keyifli seyahatler.





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder