Venedik aşk deyince aklımıza ilk gelen şehirdir. Birbirinden kanallar
ile ayrılmış ve köprülerle bağlanmış 118 ada üzerine kurulan Venedik muhteşem
ambiyansı ile Avrupa'nın en romantik şehirlerinden birisi olma ünvanını elinde bulundurmaktadır.
Arabaların giremediği ve ulaşımın deniz
otobüsleri (vaporetto) ve su taksileri (water taxi) ile sağlandığı Venedik bu
haliyle klasik şehir görüntüsünden oldukça farklı. Fakat bu durum bizim
gibi İstanbul’dan gidip araba ve trafik görmek istemeyenler için son derece
huzur verici.
Venedik’e ne zaman gidelim diye sorarsanız
Ağustos ayında kesinlikle gitmeyin derim. Son derece sıcak olmasının yanı sıra
acayip bir turist kalabalığı var. Yazın gezmeyi imkansızlaştıran sıcak
sayesinde hasır şapka satışları tavan yapıyor. Eğer ben illaki yazın gideceğim
diyorsanız hasır şapkanızı yanınızda getirin. Sonbahar ve kış aylarında ise Venedik’te Acqua alta denilen su yükselmesi hadiseleri yaşanıyor ve şehrin önemli meydanları sular altında kalıyor. Sonuç olarak ilkbahar ayları Venedik’i
keşfetmek için kesinlikle en uygun zamanlar.
Vaporetto ve su taksileri |
Konaklama
Biz
şehir merkezinden uzak bir nokta olan Padova bölgesindeki NH Mantegna Hotel’de
konaklamayı tercih ettik. Ancak siz bu hataya düşmeyin, rezervasyonunuzu erken
yaptırarak Venedik’in merkez kısmında yer alan otellerde konaklamayı tercih
edin. Hem vakit kaybını önleyin, hem de Venedik’in bu muhteşem atmosferinden
kopmayın.
Nereleri
gezelim, Neler yapalım?
Mademki
Venedik’e geldik, Venedik deyince ilk aklımıza gelen şeyi yapalım. Haydi
gondola.
Gondollara genellikle 6 kişi biniliyor. Sadece iki kişi gondola binip romantizm
yaşayacağım diyorsanız da oldukça iyi bir fiyat ödemeniz gerekiyor. Gondolla gezerek
Venedik’in kanallarını ve harika binalarını görme fırsatı buluyorsunuz. Size
benden bir tavsiye, gondola altı kişi binecekseniz gondolun hemen merkezi konumundaki
(Bakınız Resim-A) ikili koltuğu hızlı bir manevrayla kapın. Kenarlarda
oturmanın: yan dururken etrafı seyredebilmenin çok konforlu olmaması ve büyük kanal bölgesinde gondolun güzelce sallanması nedeniyle ufak bir
anksiyete hali oluşturması gibi dezavantajları var.
Resim-A. Gondola Binmenin İncelikleri |
Gondola binerek Venedik' i fotoğraflamak gerçekten muhteşem bir
deneyim.
Venedik’te yeme-içmenin diğer şehirlere
göre daha pahalı olduğunu göreceksiniz. Biz Roma’daki kadar lezzetli
bulmasak da, Venedik’te de pizza ve makarna çeşitlerini yemeyi tercih ettik. Rialto köprüsü etrafındaki
restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Ancak fiyatlar biraz pahalı.
Rialto Köprüsü (Ponte di Rialto), Venedik’in en büyük
kanalı olan ve uzunluğu 2 km'yi bulan Büyük Kanal’ın (Canal Grande) üzerinde yer alıyor.
Fotoğraf çekimi için en uygun noktalardan birisi. Dolayısıyla oldukça
kalabalık. Rialto Köprüsü’nün üstünden defalarca geçmeme rağmen Köprü’nün kendi
fotoğrafını çekmeyi unutarak dönmek te benim Venedik ile ilgili en büyük üzüntüm.
Bir daha ki sefere artık. Bu yüzden köprünün görseli google’dan.
Rialto Köprüsü |
Köprüyü fotoğraflamayı unutmuş olabilirim, ama köprü üzerinde
kalabalık turist gruplarıyla mücadele ederek :) mükemmel Venedik manzarasını
yakalamayı unutmadım.
Rialto Köprüsü'nden Büyük Kanal |
San
Marco Meydanı (Piazza San Marco) Venedik’in en popüler meydanı. Bu meydanda San Marco Bazilikası (Basilica di San Marco) ve Torro dell’orologio (St. Mark Saat Kulesi), Aziz Mark’ın Çan Kulesi (Campanile di San Marco) ve Dükler Sarayı (Palazzo Ducale) yer almakta.
San
Marco Bazilikası, Bizans mimarisinin en
güzel örneklerinden birisi olarak sayılıyor.
San Marco Bazilikası |
Aziz Mark'ın Çan Kulesi |
St. Mark Saat Kulesi |
Aziz Mark'ın Çan Kulesi- Dükler Sarayı |
Meydanda
ayrıca arkeoloji müzesinin de yer aldığı Museo Correr yer alıyor.
Ahlar Köprüsü |
Şimdi benim en sevdiğim kısma geldik. Yürüyerek şehrin ara
sokaklarında kaybolmak ve kanalların güzelliğini fotoğraflamak. Gezerken hediyelik eşya dükkanlarında maskelere sıklıkla rastlayacaksınız.
Şapkasız çıkmam abi |
Bir Hard Rock Cafe gördüm sanki |
Venedik’ten
ayrılmadan mutlaka yapmak gereken bir şey de vaporettoya binerek kanal turu
yapmaktır. Böylece Venedik'i farklı noktalardan fotoğraflama
şansınız olur.
MURANO
ADASI
Venedik'e kadar geldiyseniz vaktiniz varsa
Murano, Burano, Lido gibi ünlü adalara da gitmeye çalışın. Biz sadece Murano
adasına gidebildik.Cam işlemeciliği ile ünlü olan Murano’ya vaporetto ile
gidebilirsiniz.
Murano adası da Venedik gibi kanallardan
oluşuyor. Kanalların etrafındaki evler çok şirin görünüyor.
Biz Murano adasına varır varmaz kendimizi
bir cam atölyesinde bulduk ve ustalarından cam nasıl yapılır uygulamalı olarak
öğrendik.
Daha sonra da vitrinlerde camdan
yapılmış hediyelik eşyalara baktık.
Ve ara sokakları gezip fotoğrafladıktan sonra Murano’yu geride bıraktık.
Venedik’te son kez bir akşam turu yaparak bu rüya gibi şehre bir daha
gelebilmek dileğiyle ayrıldık.
Venedik'e gelmişken Romeo ve Juliet'in şehri Verona'ya mutlaka gitmelisiniz. Verona yazım için TIK TIK
Keyifli Seyahatler.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder