Avrupa’da
gezdiğim şehirler arasında ilk 3’te yerini almış bir şehir Barselona. İspanya’nın
ikinci büyük kenti olmakla beraber, İspanyol olarak bilinmekten nefret edip
Katalan olduklarını ve dillerinin Katalanca olduğunu ısrarla vurgulayan bir
halk yaşıyor Barselona’da.
Barselona’ya
daha gelmeden şehirde çok sayıda hırsızlık vakasının yaşandığı konusunda
aldığım uyarılar sonucunda ilk gün biraz tedirginlik yaşasam da, 3 gün boyunca
çantama koala gibi yapışarak herhangi bir hırsızlık olayı yaşamadan Barselona’dan
ayrıldım.
Sıcak
bir Ağustos günü geldiğimiz Barselona’da plajlar bizi ‘Gel! Gel!’ diye çağırdı :), ama ilk misafirliğimizde şehrin tarih ve sanat kokan sokaklarını arşınlamayı
tercih ettik.
Konaklama
Bizim konaklamayı tercih ettiğimiz Tryp Barcelona Apolo Hotel meşhur La Rambla
caddesi ve limana yürüme mesafesinde güzel bir oteldi, tavsiye ederim.
Nereleri görmeliyiz?
Barselona’nın yüksek bir noktası olan Montjuic
tepesi içerisinde yer alan Montjuic kalesi, Palau Nacional, park ve bahçelerin yanı sıra, sizlere harika bir
Barselona manzarası sunuyor.
Şehrin Tepeden Görünümü |
Tepeden Port Vell-Barselona Limanı |
Montjuic Tepesi- Geleneksel Sardana Halayı Heykeli |
Şehir ünlü mimar Antoni Gaudi’ye teşekkür borçlu. Barselona’yı
Barselona yapan Sagrada Familia, Casa Battlo, Casa Mila, Park Güell gibi ünlü mimari eserlerde Gaudi’nin imzası var.
Sagrada
Familia Gaudi’nin ölümüyle birlikte yarım kalan bir bazilika. ‘Bitmeyen kilise’
olarak adı çıkmış. Yakından gördüğünüzde neden bir türlü bitemediğini daha iyi
anlayacaksınız. O kadar büyük, görkemli ve her bir yanı sanatla bezenmiş bir
yapı ki…
Casa
Mila’nın özellikle bacaları ve balkonları yapının en dikkat çeken kısımları.
Casa Mila |
Casa Battlo da harika bir ön cephe ve çatı görüntüsüne sahip.
Casa Battlo |
Hansel ve Gratel masalındaki şekerden, pastadan yapılmış evleri anımsatan
2 yapısıyla Park Güell gerçekten göz kamaştırıyor. Parkı gezdikten sonra Park
Güell’in sembollerinden olan kertenkele ile fotoğraf çekilmeden geçilmez. Tabi kertenkeleyi
yalnız yakalayabilirseniz :)
Yapıların güzelliği beni gölgede bıraktı :) |
Bir rahat bırakın ellemeyin şu kertenkeleyi artık |
Park Güell |
Barselona’nın eski kenti olan Gotik Mahalle de turlamanız gereken bir
bölge.
Gotik Mahalle |
Şimdi La Rambla zamanı. La Rambla İstiklal Caddesi tadında cıvıl cıvıl bir cadde. Bir ucu
şehrin en işlek meydanı Plaça de Catalunya’ya diğer
ucu limana açılıyor. Yol boyunca sokak sanatçıları ve ressamları yerleşmiş.
La Rambla’da gezerken
uğramanız gereken bir mekan da La Boqueria pazarı. Burda çeşit çeşit meyve,
sebze, meyve suları, deniz ürünleri ve tapaslar bulabilirsiniz.
Ra Rambla’dan limana doğru yürüdüğünüzde Christoph
Colomb heykeli ile karşılaşacaksınız.
Christoph Colomb-yağmur sonrası gökkuşağı |
Heykelden hemen sonra Port Vell adı verilen
Barselona Limanına ulaşacaksınız. Liman üzerinde Mare Magnum alışveriş merkezi
ve etrafındaki kafelerde keyifli zaman geçirebilirsiniz.
Port Vell |
Liman ve biz |
Son olarak ta benim katılmayıp dinlenmeyi tercih
ettiğim ama tabiî ki eşimin kaçırmadığı Camp Nou turu ile Barselona'yı noktalıyoruz.
Barselona'ya kadar gelmişken Figueres'te yer alan Salvador Dali Müzesini görmenizi tavsiye ederim. Dali Müzesi gezi notları burada
Keyifli Seyahatler :)
|
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder