Bu
yaz Yunan Adaları’na gitmek planlarımız arasındaydı. Rodos Adası ile başlayalım istedik. Rodos Marmaris’e bu kadar yakınken tatil
planına almamak ayıp olurdu J Ege Denizi’nde yer alan 12 adaların en büyüğü
olan Rodos Adası’nın kalesi ve orta çağ mahallesi UNESCO dünya tarihi mirası
listesinde yer alıyor. Ada Romalılar, Şövalyeler, Osmanlılar ve İtalyanlara ait
tarihi izler taşıyor.
NASIL
GİDELİM?
Marmaris’ten
kalkan feribotlar ile adaya 1 saat içinde ulaşıyorsunuz. Biz feribot biletimizi
bu siteden aldık. Yunanistan adalarında kapıda vize uygulaması var, neyse ki yeşil
pasaportumuz olduğu için bu ayrıntıyla uğraşmadık. Yanınızda yurt dışına çıkışınıza
sakınca olmadığına dair ıslak imzalı yazınızı mutlaka yanınızda
bulundurmalısınız. Islak imzalı kısmını özellikle vurgulamak isterim. Çünkü
elektronik imza kullanıldığı için pasaport kontrolünden geri çevrilen ve tatil
hayallerine veda eden birçok kişi oldu. Aman dikkat!
Feribotun
kalkış saatinden 1 saat önce check-in ve pasaport işlemleri için limanda yer
almak gerekiyor ki, oldukça uzun kuyruklarda check-in ve pasaport işlemleri
için bekliyorsunuz maalesef. Neyse bunlar da gezinin en acı kısımları olsun. Sonraki
kısımları çok tatlı söz ;)
Feribot
seyahati ile ilgili de bir not düşmek isterim ki, Rodos adası açıkları oldukça
dalgalı olduğu için katamaran feribot biraz sallanıyor haliyle. Rodos Adası’na
giderken feribotun ikinci katında gittiğimiz için bu çalkalanmayı daha çok
hissettik, özellikle mide hassasiyetiniz varsa feribotun giriş katında oturmayı
tercih edin.
NEREDE
KALALIM?
Rodos
Adası’nda Old Town denen merkez kısmında kalmayı tercih etmenizi öneririm. Hem
Rodos’un ortaçağ büyüsünden uzaklaşmamış oluyorsunuz hem de dilediğinizde otele
dönme ve dinlenme şansınız da oluyor. Biz Kristina’s Rooms isimli oteli tercih
ettik. Konumu bakımından şehrin en kalabalık yeri olan Hipokrat Meydanı’na
sadece 5 dk yürüme mesafesinde çok merkezi bir oteldi. Tavsiye ederim.
Kristina's Rooms dış görüntüsü |
Otelin bahçe görüntüsü |
NE
YİYELİM?
Kahvaltı
dahil otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra öğle ve akşam yemekleri için Hipokrat
Meydanı’nda yer alan Archipelagos isimli restaurantı tercih ettik. Rodos’a en
sık gelen turist popülasyonu Türkler olduğu için garsonlar Türkçe biliyor ve
menüler Türkçe olarak hazırlanmış. Hem de meydanı izleyerek burada uzun süre
vakit geçirebiliyorsunuz. Archipelagos’ta bizim favori yemeğimiz Kleftiko
kuzu’yu yemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
NASIL
GEZELİM?
Rodos’ta
2 gece 3 gün konaklama bizim açımızdan ideal bir süreydi. Bu süre tatil sürenize
göre daha da uzatılabilir. Rodos’un çevresinde daha uzun vakit geçirmenize
imkan sunacak çok güzel sahiller ve koylar var.
1-2 gün Rodos’un eski ve yeni şehir kısmını yürüyerek gezip, 1 günde
araba kiralayarak Rodos’a yakın noktalar olan Kalithea Springs, Anthony Quinn
Koyu, Ladiko Plajı ve Lindos’u gezebilirsiniz. Ayrıca limandan kalkan tekne
turları da bu güzel koylara ulaşmanızı sağlıyor. Biz sahilleri araba
kiralayarak gezmeyi tercih ettik. Araba kiralama konusunda bize Kristina’s
Rooms çalışanları yardımcı oldu. ‘Margaritis’ isimli firmadan 40 Euro’ya Nissan
Micra kiraladık.
Rodos’a geldiğimiz ilk gün planımız otele
yerleşip eski ve yeni şehri gezmekti. Feribottan indikten sonra kale ile
çevrelenmiş eski şehir manzarası ile karşılaştık.
Eski
şehirde yer alan otele Rodos’un dar sokaklarında taş evlerin arasında yürüyerek
ulaştık. Ara sokaklar o kadar şirin ki. Sadece sokaktan sıklıkla motosiklet
geçtiği için çocukla yürürken biraz tedirginlik yaşadık.
Eski şehirdeki şirin ara sokaklar |
Otele
yerleştikten sonra ilk durağımız çok yakın konumda olan Hipokrat Meydanı oldu. Burası
restoranlar, kafelerle, hediyelik eşya dükkanları ile çevrelenmiş çok canlı bir
meydan. Meydanın ortasındaki çeşme selfie çekinenlerin akınına uğruyor.
Meydanın diğer bir köşesinde gece gündüz hiç boş kalmayan meydanın kuşbakışı
izlendiği merdivenler var. Biz en çok bu meydanda vakit geçirmeyi sevdik.
Hipokrat Meydanı |
İspanyol Merdivenlerinin minyatürü :) |
Şövalyeler Sokağı |
Büyük Üstadlar Sarayı'na doğru giderken |
Eski
şehrin en yüksek noktasında Büyük Üstadlar Sarayı yer alıyor. Hergün 08.00-
20.00 arası ziyarete açık. Mutlaka görülmesi gereken yapılardan, giriş ücreti 6
Euro.
Büyük Üstadlar Sarayı |
Büyük Üstadlar Sarayı içinden kareler |
Sarayın ilerisinde yer alan şövalye kardeş |
Rodos 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde olduğu için adada Osmanlı dönemine ait hamam, kütüphane ve camiiler yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman (Süleymaniye) Camii Rodos’un en büyük Camisi.
Kanuni Sultan Süleyman (Süleymaniye) Camii |
Sarayı
ve Camii’yi gördükten sonra Mandraki Limanı'na doğru devam ediyoruz. Limanda
bizi iki geyik heykeli karşılıyor. Limanda civardaki ada ve koylara giden
birçok tekne var. Limandaki diğer önemli yapılar Rodos’un simgesi olan yel
değirmenleri ve devamında yer alan Aziz Nicholas Kalesi.
Mandraki Limanı |
Rodos'un simgesi Yel değirmenleri ve Aziz Nicholas Kalesi |
Limandan
devam edip feribotla ilk geldiğimiz nokta olan eski şehrin kapısından içeri
doğru girerek tarihi yapıları görüyoruz. Burada Meryem Ana Kilisesi yer alıyor.
Meryem Ana Kilisesi |
Rodos
eski şehirde yer alan tarihi sokaklarda saatlerce gezilebilir, çok keyifli. Ara
sokaklarda yürürken kendinizi yeni şehir bölümünde buluyorsunuz. Burası klasik
şehir görüntüsünden farksız. Çeşitli mağazaların yer aldığı alışveriş
yapılabilecek caddeler ve büyük oteller burada yer alıyor. Ancak Rodos merkezde
yer alan Elli Beach yeni şehrin tek cazibeli noktası sayılabilir. Rodos merkeze
uzak koylara gidecek kadar vaktiniz yoksa, Elli Beach denize girmek için güzel
bir seçenek.
Elli Beach akşam görüntüsü |
Kalithea Springs |
Kalithea
Springs’ten sonra Rodos’a yaklaşık 15 km uzaklıkta olan Ladiko Beach ve ona
komşu olan Anthony Quinn Koyu'na geldik. Ladiko Beach çok güzel ancak Anthony
Quinn Koyu rengiyle ve temizliği ile muhteşem bir yer diyebilirim. Anthony Quinn Navaron’un Topları (The Guns of Navarone) filminin çekimleri esnasında bu plajı
çok beğenmiş. Daha sonra buraya Anthony Quinn Bay ismi verilmiş. Filmi de ilk
fırsatta izlemeyi düşünüyorum.
Ladiko Beach girişi |
Ladiko Beach |
Anthony Quinn Koyu |
Koyun turkuaz rengi muhteşem |
Anthony Quinn Koyu’nda bir süre kaldıktan sonra
Lindos’a gitmek üzere yola çıktık. Lindos’a varmadan verdiğimiz manzara
molasında harika bir sahil, beyaz evler ve kale manzarası ile Lindos bizi
karşıladı.
Beyaz evleri ile Lindos |
Lindos’un girişindeki otopark kısmına aracı park
edip, yürüyerek devam etmeniz gerekiyor. Ara sokaklarda beyaz evlerin arasından
yürüyerek Lindos’un sahil kısmına erişiyorsunuz. Aynı şekilde yürüyerek ve
eşeklerle kaleye doğru ulaşılabiliyor. Biz günün sonunda o enerjiyi kendimizde
bulamadık ve maalesef en tepeye çıkamadık. Bunun yerine plajına inmeyi tercih
ettik. Lindos’a günübirlik gezi şeklinde gitmek değil de, 1 tam gün ayırmak
daha mantıklı gibi görünüyor.
Rodos’un
ortaçağ havasına, Hipokrat Meydanı’nın canlılığına, Lindos’un atmosferine ve
Anthony Quinn Bay’in eşsiz rengine bayıldık. Şimdi sıra sizde. Keyifli seyahatler J
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder