Yüz ölçümü olarak Türkiye'nin en büyük şehri olan Konya Mevlana’nın şehri olması nedeniyle ve tarihsel
önemiyle mutlaka görülmesi gereken şehirlerden birisi. Ayrıca ben üniversiteyi Konya’da okuduğum için biriktirdiğim
anılarla güzelleşen bu şehrin ayrı bir yeri var benim için. Dolayısıyla biraz torpil geçeceğim Konya’ya.
Hadi bakalım başlayalım upuzun dolu dolu bir Konya turuna.
Ne zaman gidelim?
Eğer Şeb-i Arus etkinliklerine katılma amacıyla
gelmeyeceksiniz kış aylarını çok tercih etmeyin, oldukça soğuk. Yazın
geldiğinizde sıcak sizi gezerken biraz zorlayabilir. Bahar ayları Konya’yı gezmek
için en ideal zaman.
Ne yiyelim?
Konya deyince ilk aklımıza gelen tabiî ki etli ekmek.
Havzan Etli ekmek veya Cemo Etli ekmek denemek için en güzel mekanlar.
Konya’nın diğer bir lezzeti olan Fırın Kebabını Hacı
Şükrü’de yemelisiniz.
‘Tiridine tiridine bandım’ türküsünün başkahramanı Tirit’i
Tiritçi Mithat’ta denemelisiniz.
Bamya Çorbası mutlaka denenmesi gereken lezzetlerden. Ama bunun için Konyalı bir
tanıdığınızın olması gerekiyor. Ben hiçbir restoranda evde yapılan
kadar güzel bamya çorbasına rastlamadım. O yüzden ilk işiniz bamya çorbası yapan bir Konyalı teyze
ile tanışmak olmalı :)
Son olarak Konya’dan ayrılmadan önce Mevlana Şekerinizi alıp huzurla şehirden
ayrılabilirsiniz.
Nereleri gezelim?
İlk olarak tabiî ki Konya'nın simgesi olan Mevlana Müzesi’ne gidelim. Müzeye
ücretsiz girebiliyorsunuz. Müzede her ayrıntıyı daha iyi anlamak için ses
cihazı ve kulaklığını 10 TL ödeyerek kiralayabilirsiniz. Öncelikle müze planımıza bakarak nereleri gezeceğimizi öğreniyoruz.
Günümüzde müze olan Mevlana Dergahı’nın
bulunduğu yer eskiden gül bahçesiymiş ve Alaaddin Keykubat tarafından
Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled’e hediye edilmiş. Sultanü’l
Ulema, Mevlana’nın yakınları ve kendisinin buraya gömülmesiyle Külliye’nin
temelleri atılmış. Kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) kısmı Mevlana’nın ölümünden sonra oğlu tarafından Tebrizli
Bedrettin’e yaptırılmış.
Türbe bölümüne doğru gitmek için önce Bab-ı Şerif (Şerefli Kapı) ile içeriye girerek
Tilavet Odası olarak adlandırılan bölüme ulaşıyorsunuz. Sabah namazından sonra Kuran-ı Kerim okunan yer olan Tilavet Odasının
kubbesi kalem işi ve hat örnekleri ile döşeli, aynı zamanda odada Osmanlı
hattatlarının levhaları sergileniyor. Tilavet Odasından Gümüş Kapıdan geçilerek Huzur-ı Pir denilen bölüme ulaşılıyor.
Bab-ı Şerif |
Tilavet Odası |
Tilavet Odası |
Türbeye kadar uzanan Huzur-ı Pir bölümünde Mevlevi Büyüklerinin
mezarları mevcut.
Huzur-ı Pir |
Huzur-ı Pir bölümünde ayrıca gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış olan Nisan Tası bulunmakta. Nisan
yağmurlarının toplandığı tastaki dualı su şifa olsun diye halka dağıtılıyormuş.
Nisan Tası |
Huzur-ı Pir kısmından sonraki türbe bölümü Mevlana’nın ölümünden 1 yıl sonra yaptırılmış. Türbe 4 sütun üzerine yapılmış,
içten altın varaklı kalem işi süslemelerle dıştan ise çini ile kaplanmış.
Türbe
ve mezarlardan sonra Semahane kısmını görüyorsunuz. Burası 16. Yüzyılda Sultan
II. Selim tarafından yaptırılmış ve sema yapılan bölümmüş.
Semahane |
Semahane Kubbesi |
Semahane bölümünde el yazması Kuran-ı Kerim’ler ve Sakal-ı Şerif yer alıyor. 2 cm büyüklüğündeki Kuran-ı Kerim oldukça ilgi
çekiyor.
Semahaneden sonra mescid bölümünü geçerek
çıkış kapısından avlu bölümüne çıkıyoruz. Avluda Şadırvan, Şebi Aruz
Havuzu, Selsebil, Hürrem Paşa Türbesi, Fatma Hatun Türbesi, Sinan Paşa Türbesi ve Hasan
Paşa Türbesi yer almakta.
Avlu |
Şadırvan |
Selsebil |
Müzenin diğer bir bölümü olan Matbah-ı Şerif (Mutfak), yemek
pişirilen ve yenen yer olup aynı zamanda Mevlevi adaylarının 1001 günlük
eğitimlerinin yapıldığı bölüm. Matbah-ı
Şerif’in içerisinde derviş adayının sınandığı saka postu, yemek
yapılan mutfak, dervişlerin sema talimi yaptıkları ve yemek yedikleri yer
bulunuyor.
Matbah-ı
Şerif’ten çıktıktan sonra Derviş Hücreleri ile karşılaşacaksınız. Bu bölümde Aşçı
Dede Odası, Çelebi Odası, Türbedar Odası gibi odalar yer almakta olup ayrıca
Mevlevi Kıyafetleri, Mevlevi eşyaları, Dergah eşyaları ve Mevlevi Musikisi
aletleri sergilenmekte.
Mevlana Müzesi’nin çıkış kapısından ayrılırken
karşımızda Selimiye Camii’ni
görüyoruz. Selimiye Camii Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi. Sultan II. Selim’in şehzadeliği döneminde yapılmış olan camii’nin hemen bitişiğinde Yusuf Ağa Kütüphanesi yer almakta.
Selimiye Camii ve Yusuf Ağa Kütüphanesi |
Selimiye Camii'nden çarşıya doğru kısa bir yürüyüşten sonra Aziziye Camii’nin minarelerini görüyoruz.
Aziziye Camii 17.
yüzyıl Osmanlı Dönemine ait bir camii olup Türk Baroku üslubunda. Camiinin şadırvanlı iki minaresi dikkat çekiyor.
Aziziye Camii |
Aziziye Camii |
Aziziye Camii |
Camii’den
çıktıktan sonra Tarihi Bedesten Çarşısını
geziyoruz. Burada aklınıza gelebilecek her türlü alışveriş dükkanı mevcut.
Bedesten Çarşısı |
Çarşıda biraz ilerleyince Tarihi
Mengüç Caddesi ile karşılaşıyoruz. Caddedeki evler çok hoş görünüyor.
Tarihi Mengüç Caddesi |
Bedesten Çarşısının
içerisinden geldiğimiz yönden geri dönerek Konya
Valilik Binasına ulaşıyoruz. 1885-1886 yılları arasında yapılmış olan bu tarihi binanın müzeye dönüştürülmesi planlanıyor.
Valilik
Binasının hemen sağındaki ana caddeden düz ilerleyerek Alaaddin Tepesi’ne ulaşıyoruz. 450 metre çapında bir daire şeklinde
Konya’nın merkezinde yer alan Alaaddin
Tepesi’nin üzerinde Alaaddin Camii, Selçuklu Sultanları Türbesi ve Selçuklu Köşkü gibi tarihi öneme sahip yapıların yanı sıra
yeşil alanlar ve çay bahçeleri bulunuyor.
Alaaddin Tepesi |
Alaaddin Tepesi |
Alaaddin Camii Konya’nın en büyük ve en eski camisi olup Anadolu Selçuklu
Devleti döneminde inşa edilmiş. Camii'nin avlusunda yer alan Selçuklu Sultanları Türbesinde II. Kılıçarslan, II. Rükneddin Süleyman Şah, III. Kılıçarslan, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, I. Alaaddin Keykubat, II. Gıyaseddin Keyhüsrev, IV. Kılıçarslan ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev'e ait sekiz sanduka var.
Alaaddin Camii, Selçuklu
Sultanları Türbesi ve Selçuklu Köşkü’nde restorasyon çalışmaları
devam ettiğinden yapıların dış kısmını fotoğraflamak mümkün olmadı. Sadece
camiinin ziyarete açık olan iç kısmından fotoğraf çekebildim. O yüzden
yapıların dış görseli google’dan.
Alaaddin Camii |
Alaaddin Camii |
Alaaddin Camii, Selçuklu Sultanları Türbesi ve Selçuklu Köşkü |
Alaaddin Tepesi’nden inip yolun hemen karşısındaki Karatay Medresesi’ne geçiyoruz. Medreseye giriş ücreti 5 TL. Müze Kart satın alarak giriş yapmak çok daha
mantıklı.
Karatay Medresesi |
Karatay Medresesi II. İzzettin Keykavus
döneminde Emir Celaleddin Karatay tarafından 1251 yılında yaptırılmış. Anadolu
Selçuklu dönemi çini işçiliğinde önemli yeri bulunan Karatay Medresesi 1955
yılında Çini Eserler Müzesi olarak ziyarete açılmış.
Medresenin Dış Kapısı |
Medresede Sergilenen Çiniler |
Medresede Sergilenen Çiniler |
Kubbe |
Karatay Medresesi’nden çıktıktan sonra yürüyerek Kültür Park’a geliyoruz. Eskiden
fuar alanı olan Kültür Park içerisinde
yer alan yeşil alanları, kafe, restoran ve havuzlarıyla kısa bir mola verip
dinlenmek için ideal bir nokta.
Kültür Park |
Kültür Park’tan
çıkıp Konya’nın en kalabalık meydanı olan Zafer
Meydanı’na doğru yürürken İnce
Minareli Medrese’yi görüyoruz. Medreseye giriş ücreti 5 TL. Müze Kartınız
varsa ücretsiz girebilirsiniz.
İnce Minareli Medrese |
Selçuklu
Sultanlarından II. İzzettin Keykavus döneminde Hadis Okulu olarak yaptırılan
Medrese 19. yüzyılın sonuna kadar faaliyet göstermiş, daha sonra Kültür
Bakanlığı tarafından restore edilerek 1964 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi
haline gelmiştir.
Müzede
Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait kitabeler, kapı ve pencere kanatları, tavan
göbeği örnekleri ve sandukalar sergileniyor. Ayrıca Selçukluların sembolü çift başlı
kartal ve kanatlı melek figürlerini de müzede görüyoruz.
Alaaddin Tepesi’nin etrafında yürümeye devam ederek 1910 yılında
inşa edilmiş olan Aziz Pavlos Kilisesi’ne
ulaşıyoruz. NOT: Kilise sadece Perşembe ve Cuma 14:30- 15:30 saatleri arasında
ziyarete açık. Çok şanslıyım ki tam da o saatte oradayım.
Aziz Pavlos Kilisesi |
Aziz Pavlos Kilisesi |
Konya’da
bu kadar gezdikten sonra Meram Bağları’na
giderek bir çay içmeyi hak ettik. Meram
Bağları Konya’nın en yeşil kısmı. Buradaki çay bahçelerinde çayınızı yudumlayıp
keyif yapabilirsiniz.
Meram Bağları |
Daha sonra merdivenleri ve yokuşları
aşarak Tavus Baba Türbesi’ni ziyaret edebilir ve Aydın Çavuş Seyir
Terasından Konya’yı fotoğraflayabilirsiniz.
Aydın Çavuş Seyir Terasından Konya |
Meram
Bağları’ndan Konya’yı tepeden görebileceğimiz başka bir nokta olan Akyokuş Seyir Terası’na gidiyoruz.
Akyokuş'tan Konya manzarası |
Akyokuş'tan şehri izlerken başka hiçbir yerde bu kadar yoğun hissetmediğimiz bir duyguyu
hissediyoruz. HUZUR…
Keyifli
seyahatler.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder